17 Şubat 2017 Cuma

Bu vesile ile...



Eveeet tam da 2,5 yılı bulmuş bloğumu kuralı. Fakat o gün bugündür öyle oracıkta bırakmışım. Hayatın türlü koşturması bir kenara dursun, yeniden aldım kalemi elime. 

İlk görüşte aşka inanmayan biri olarak bir o kadar da ilk görüşte arkadaşlığa inanırım. Bir söz, bir mimik, birşey işte kelimelerle ifadesi zor olan, "evet" der içimde. İşte canım Sibel'i ilk gördüğümde olan da buydu. Çok enteresan bir şekilde o gün orada tanışacakmışız biz. Bu yazılmış ya tesadüf olamaz. Ve işte tam da bu gün Sibel'in sayesinde bloğuma yeniden hayat verme vesilemle tanıştım. Vesilenin adı Gözde.

Bu yazım Gözde'ye ve Sibel'e... Teşekkürler canlar. 

31 Ağustos 2014 Pazar

Glutensiz Yaşam

Gluten nedir ondan bahsederek başlamak istiyorum. Gluten; buğday, arpa, çavdar ve yulafta (yulaf için net bir bilgi olmamakla beraber) bulunan, unlu mamul yapımında hamura elastikiyetini veren, hamurun kabarmasını ve şeklini korumasını sağlayan ve pişmiş üründeki çiğnenebilir kıvamı veren bir proteindir.

Bazı kişilerin sindirim sistemi bu "gluten" isimli proteine tahammül edemez. Bu durum Çölyak hastalığı (celiac disease) olarak adlandırılıyor. Genetik bir hastalık ve yaşamınızın herhangi bir döneminde (çocukluk, ergenlik veya orta yaş) ortaya çıkabiliyor. Tedavisi olmadığından glutensiz diyet uygulanarak yaşanması gerekiyor. Bir tıp/bilim insanı değilim; fakat bu konuda araştırmalar yapan ve toplumsal farkındalığı artırarak bir gün raflarda gıda alerjileri olan kişiler için de çoklu seçenekler görmek isteyen biriyim. Ülkemizde hala çölyak hastalığının ciddiyetinin tam olarak fark edilmediğini düşünüyorum. Çölyak ile Yaşam Derneği bu konuda çok güzel çalışmalar yapıyor. Sizde glutensiz yaşamak zorundaysanız, derneğin internet sitesine göz atmanızı tavsiye ederim.
 

Gluten denilince aklımıza sadece gıda gelmemeli. Kozmetik, saç ürünleri ve diğer dermatolojik ürünlerin hazırlanmasında da kullanılıyor gluten. Hal böyle olunca, özellikle yutulma ihtimali olan ürünleri (şampuan, dudak kremi, ruj vb.) satın alırken mutlaka içeriklerini okumalı, şayet şüphelendiğiniz bir durum varsa firma ile irtibata geçmelisiniz. Aslında bu ürünlerin glutensiz olanlarını tercih edin diyeceğim ama o kadar seçenekli raflarımız henüz yok maalesef. Olan ürünlere de ulaşmak kolay değil, hadi ulaştınız fiyatları çok yüksek. Keşke bu ürünler vergiden muaf olsa. Talep ve farkındalık arttıkça fiyatlar da düşecektir diye umut ediyorum. Aslında bir yandan da ürün ulaşılabilirliğini artırmak için bir şeyler yapmaya gayret ediyorum. İşte bu noktada pastacı kimliğimi devreye sokuyorum. Yakında glutensiz ürün denemelerimi de bloğumda göreceksiniz.

İnanıyorum ki, bu gibi bloglar arttıkça, sosyal ve yazılı medyada daha çok haber paylaşıldıkça, derneklere ve gönüllü yapılan çalışmalara destek verildikçe farkındalık artacak, glutensiz yaşamak zorunda olan dostlarımız için hayat biraz daha kolaylaşacak.


26 Ağustos 2014 Salı

Vegan olmak


Veganlık veya veganizm. Belki de ülkemizde son yıllarda daha sık duymaya başladığımız bir kelime olsa da, dünyadaki vegan sayısına baktığımızda giderek artan bir grafik görüyoruz. En basit tanımıyla veganlık, hayvan kullanımını ve hayvansal herhangi bir ürünü tüketmeyi reddetmektir. Et, balık, kümes hayvanı, yumurta, bal, hayvansal süt ve süt ürünlerini kesinlikle kullanmaz, kısmen veya tamamen hayvanlardan üretilen ticari malları satın almaz (çanta, ayakkabı, giysi gibi), üretiminde hayvanların öldürüldüğü veya deneylerde kullanıldığı ürünleri reddeder (temizlik maddeleri, kozmetik gibi). Tabii ki birçok akımda olduğu gibi kendi içinde çeşitleri vardır. Etik veganlık, çevreci veganlık, sağlık amaçlı veganlık (detayları için başka bir yazı yazacağım). Peki ben vegan mıyım da bu yazıyı yazıyorum! Hayır, değilim; olma adayıyım. Ama bu kavramın farkında olan, ülkemizde gıdadan giyinmeye, kozmetikten temizlik malzemelerine kadar olan ürün çeşitliliği içerisinde veganların ihtiyaçlarını karşılayacak bir elin parmakları kadar bile çözüm üreten oluşumlar olmadığını gören bir kişiyim. 

Bu kadar toplumsal sorun varken; açlık, yoksulluk, susuzluk, engelli hakları, insan hakları, hayvan hakları, çocuk hakları, hava kirliliği, geri dönüştür(e)me(yiş)... (bu liste bitmez!)  neden kalkıp da özel beslenenlerden bahsediyorum değil mi? Peki, ya hep bu tepkiyi verdiğimiz için çözülmüyor olabilir mi bu toplumsal sorunlar? Birinden bahsederken, hep bir diğerini önemsemiyormuş damgası mı vuruyoruz insanlara? Ben kendi penceremden buna ‘’evet’’ cevabı veriyorum. Söylemeden de geçemeyeceğim, veganizm  aslında az önce belirttiğim sorunların çoğunun temeline inen ve çözümleri için çaba harcayan bir olgu. Bloğumda; vegan tarifler, vegan menüsü olan mekanlar, vegan ürünler satan mağazalar/markalar, dünyada ve Türkiye'de bu konuda atılan adımları sizlerle paylaşacağım.

Bu bloğu yeni oluşturmuş olmanın ve ilk yazılarımı yazıyor olmanın heyecanıyla araştırmalarıma devam etmeye dönüyorum. Bilgi paylaşımlarınızı ve fikirlerinizi sabırsızlıkla bekliyorum.



25 Ağustos 2014 Pazartesi

Çoklu gıda alerjisi mi?


Evet, bu terimi ilk duyduğumda çok da şaşırmıştım. Arda (oğlum) 6 aylıktı ve artık ek gıdalara geçebileceğimizi  önermişti doktorumuz. Ve ben de ek gıdaya geçiş serüvenine (hele ki ilk çocuğunuz ise ve başka bir ülkede yaşıyorsanız bu gerçekten bir serüven) endişeli ve heyecanlı bir şekilde başlamaya hazırdım. 

Canımın tatlı çektiği bir akşam gözüm dolaptaki kakaolu fındık ezmesine takıldı ve bir güzel ekmeğimin üzerine sürdüm, yemeye koyuldum. Arda kucağıma gelmek istedi. Tam da bu sırada telefon çaldı ve ben 1-2 dk. telefonla konuşurken Arda fındık ezmesinin tadına çoktan bakmıştı. Yavrum, daha önce hiç tatmadığı için de ağzının etrafında kalanları eliyle sıyırıp bitirmeye çalışıyordu. Aradan 5 dk. bile geçmeden yüzünde sivri sinek ısırığına benzer çok sayıda kızarıklar oluşmaya başladı, ve birden tüm yüzünü sardı. Gözlerinin içi kızardı, halsiz görünüyordu. Çok korkmuştum. Hemen eşimi aradım ve hastaneye gittik (uçtuk da denilebilir). O gece hastanede sabahladık. Sebebi belli olmayan bir şekilde kızarıklık belirtisiyle gittiğimiz için bazı testler yapmak istediler. Arda'nın yediği bir şeye alerjisi olabileceğini söylediler. Eve döndük ve test sonuçları için bekleme süreci başladı. 


2 gün sonra bir telefon geldi ve Arda'nın inek sütüne, yumurtaya ve fındık-ceviz gibi kabuklu ağaç yemişlerine alerjisi vardı. Ve o akşamki ani kızarıkların sebebi kakaolu fındık ezmesiydi (1 çay kaşığının yarısı kadar bile yememişti bu arada). Ek gıdaya geçmeyi planlıyorsam çok dikkatli bir diyet uygulamam gerektiğini, emzirdiğim için de Arda'nın alerjisi olan gıdaları tüketmemem gerektiğini söylüyordu telefondaki ses. Ne? Nasıl? Neden??? Telefonu hiçbir şey diyemeden kapadım. Hayatımda kendimi hiç bu kadar çaresiz hissettiğimi hatırlamıyorum. Korku, endişe, bilinmezlik... Tek yapabildiğim uzun süre ağlamak oldu. Ve aklıma ilk gelen şey ''Arda bu şekilde yaşamaya nasıl alışacak, bu tehlikelerden nasıl kendini koruyabilecek?'' oldu.


Oğlum şimdi 26 aylık ve aslında ilk duyduğumdaki endişelerimin sadece bilmemekle ilgili olduğunu anlıyorum. Yazımın devamında bu süreçte geçtiğimiz aşamaları da paylaşacağım.